Alanya Mutlu Son

Alanya Mutlu Son

bu mümkün olabileceğini düşünmediği bir başarıydı. Genç kız, ensesindeki ağır saç örgülerini yukarı kaldırdı ve tembel bir hareketle başını arkaya çevirdi. Alanya Mutlu Son Turner inledi. Miranda hızla başını çevirdi ve üstünü kapatmayı unutarak, “Seni düzenbaz!” diye bağlarırdı tükürükler saçarak. “Düzenbaz mı?” Alanya Mutlu Son “Düzenbaz, rezil, iblis!” “Korkarım, kabahatluyum.” “Eğer bir beyefendiysen, çıkarsın.” “Hani beni seviyordun, ” dedi Turner, bunu ona niçin hatırlattığını bilmeden.

“Bunu ortaya atman iğrenç, ” diye fısıldadı Miranda. “Niçin?” Miranda, bu soru karşısında şaşkınlık ve öfkeyle ona baktı, “Seni niçin mi seviyorum? Bilmiyorum. Mutlaka bunu hak etmiyorsun.” “Evet, doğru, ” diye kabullendi Turner. “neyse, aslına bakarsan fark etmez. Artık seni sevdiğimi sanmıyorum, ” dedi çabucak. Yerle bir olmuş gururunu kurtarmak için her şeyi söylemeye hazırdı. “Haklıymışsın. Sadece geçici bir gençlik aşkıydı.” “Hayır, değildi. Aşk bu kadar çabuk bitmez.” Miranda’nın gözleri irileşti. Neler söylüyordu?

Alanya Mutlu Son

Onun aşkını istiyor muydu? “Turner, sen ne istiyorsun?” “Seni.” Sesi fısıltıdan da kısık çıkmıştı. “Hayır, istemiyorsun, ” dedi Miranda, her şeyin ötesinde coşkuı yüzünden.Alanya Mutlu Son  “Bunu kendin söyledin.” Turner öne doğru bir adım attı. Belki bunun için cehenneme gidecekti ama önce cenneti görecekti. “Seni isterim, ” dedi. Hakikaten istiyordu. Onu, kendisinin bile anlayamayacağı kadar güçlü, arzulu ve yoğun bir duyguyla istiyordu. Arzunun da ötesinde. İhtiyacın ötesinde. Açıklanabilir bir şey değildi, mutlaka

hiç mantıklı da değildi fakat gerçek ve inkâr edilemezdi. Yavaş yavaş aralarındaki mesafeyi kapattı. Miranda ateşin yanı başlangıcında donakalmıştı. Dudakları ayrıldı, nefes sayısı artıyordu. “Ne yapacaksın?” diye fısıldadı. “Şimdiye kadar anlamış olman gerekirdi.” sonra oldukca seri bir hareketle eğilip genç kızı kucakladığı gibi kaldırdı. Miranda kımıldamadı, ona karşı savaşım etmedi. Turner’ın vücudunun ısısı sarhoş ediciydi. İçine işliyor, kemiklerini eritiyordu. Ruhunu haz ve haylazlık duygusuyla dolduruyordu. “Ah, Turner, ” diye iç çekti. “Ah, evet.”Onu yavaşça ve nezaketle yatağa yatırırken dudakları çene hattı süresince dolaştı. Turner bedeniyle onun bedenini örtmeden önce Miranda gözlerini dikip ona baktı.